21 Aralık 2012 Cuma

Kıyıda Köşede: Forget Me Not


Merhabalar! Çok fazla post yazamadığımın farkındayım, aslında elimde birikenlerin de ilginizi çekeceğine inancım tam olsa da, vakitsizlik tam bir başa bela. Okul tüm vaktimi alıyor, bunun dışında kendime de biraz vakit ayırayım, kitap okuyup fotoğraf çekeyim falan derken resmen birkaç parçaya bölündüm. Tembelliğe yenilmemek için elimden geleni yapacağım, sizi temin edebilirim :)
Kıyıda köşede post'larını yapmaya yeni başlıyorum. Malumunuz Paris, küçük butiklerin ve adı pek bilinmeyen ama tasarımları leziz olan şahsiyetlerin en sevdiği şehirlerden biri. Ben de olağan gezilerimden birinde yanlış bir sokağa girdim, ve burayı buldum. İyi ki de buldum, sürekli gidip bakıyorum artık vaktim oldukça.
Mağazanın adı Forget Me Not. Ürün skalası tamamen Vintage, isminden de belli olduğu üzre. Yıllanmış ama kıymeti olduğunu düşündüğünüz çantalarınızı satın alıyorlar, aklayıp paklıyorlar ve voila! Vitrinde diğer arkadaşlarının yanlarına katılıp yeni sahiplerini bekliyor çantalar. Periyodik olarak yaptığım ziyaretlerde bu yeni sahip bekleme sürecinin hayli kısa olduğunu gördüm, mağazanın müdavimi çok anlayacağınız. Buraya gelirseniz eğer, bir uğrayın dedim. Çok sevdim. Umarım siz de seversiniz. Şimdiden iyi alışverişler!
Hi everyone! I know I couldn't write many posts, although there are pretty interesting things that I have in my archive for you that can catch your attention, but being timeless sucks. School takes all of my time, it just divided me into pieces, one part of me tries to read a book, other one tries to take photos.. True mess :) But i gave you my word, more posts every week. 
In this one, I'd like to tell you somethings about my latest discovery in Paris. A little vintage bag shop called Forget Me Not. I've found this amazing store while I was trying to find my way - oh yeah I was lost :) - and I fell in love with all the bags. Definitely worth visiting, especially If you're a bag lover, like me. Here's the address, hope you'll like it! 

90 Rue De Richelieu, Paris
09 82 39 10 19



26 Kasım 2012 Pazartesi

La Petite Veste Noir.


Merhaba! Kasım ayı boyunca beni buhranlara sürükleyen dersler, sunumlar ve ödevler deryasından bu Cuma günü kurtulmuş olmanın verdiği mutlulukla size tekrar yazıyorum. Aslında daha önce de yazabilirdim bu postu ama aceleye getirmek istemedim. Çünkü görmeyi çok istediğim sergilerden biriydi ve size de sakin kafayla aktarmak istedim izlenimlerimi. 
Benim sergiye gitmemde ise sevgili arkadaşım Ceren'in payı çok büyük aslında :) Anlatayım, yine güneşsiz soğuk bir Paris gününde sunum hazırlamaya çalışırken Twitter'dan bir mesaj geldi. Ceren'in Paris'e geleceğini biliyordum ve görüşecektik elbette ki, ama serginin şehirde olduğunu haber alınca buluşmamızın bir konsepti oldu:) Sergi ücretsizdi ama bizde zaten davetiyeler de vardı, Ceren Chanel mağazasına yaptığı ziyarette bizim için 2 davetiye edinmişti. 
La Petite Veste Noir yani The Little Black Jacket, yani "Küçük Siyah Ceket" :) Karl Lagerfeld ve Carine Roitfeld ikilisinin ortak projelerinden. Kreatif direktörü olduğu Chanel'in ünlü ikonik siyah tüvit ceketini ilham verici bulduğu herkesin üzerinde farklı bir şekilde kombinleyerek fotoğraflayan Lagerfeld, dünyanın dört bir yanında açtığı sergilerle de bunu tüm sanat severlerle paylaşıyor. Sergi şu an Berlin'de, 1 Aralık itibariyle de Seul'de finalini yapacak. 2013'de bir gösterim programı olur mu bilmiyorum. Küçük siyah ceketi giyen ünlülerin arasında Charlotte Gainsbourg, Jane Birkin, Kristen Dunst, Dakota Fanning, Ricardo Tisci, Sarah Jessica Parker ve Anna Vintour gibi ilham verici ünlüler mevcut. Bizim dikkatimizi çeken erkeklerin de ceketi gayet güzel bir şekilde taşıyabilmesi oldu, sanırım üretilen parçanın zamansızlığıyla ve işçiliğin çok çok kalburüstü oluşuyla açıklanabilir bu durum. Öyle bir ceket ki ters giydiriyorsunuz, düz giydiriyorsunuz, bele bağlıyorsunuz, arkadan düğmeliyorsunuz ve o hep muhteşem görünüyor. Çok ilginç, çok da güzel. Lüks tüketicilerinin dolabında bulunması gereken bir parça, kesinlikle. Benim de dolabımda bulunsa tadından yenmezdi tabii :) 
Sergi Grand Palais'de organize edilmiş, Paris'in ünlü 8. Bölgesinde yer alan ve birçok sergiye aynı anda ev sahipliği yapabilen bir yer. İçerisinde çok güzel bir restoran/çay salonu barındırıyor. Sergi için olmasa bile o çay salonu için bir kere gidin derim, çok sevdim! Bir dahaki seferimde yemeklerini de tadacağım, kendime sözüm var.
Sizi gevezeliklerimle daha fazla bunaltmadan aşağıdaki fotoğraflarla başbaşa bırakmak isterdim ama heyhat, dilim de elim de geveze, hazır bu kadar hevesli iken herşeyi yazmak istedim :) IPhone kamerası ile ancak bu kadar çekebildim, yine de pek fena olmadı gibi. Umarım siz de beğenirsiniz. Sevgiler!
PS: Serginin resmi websitesi için, ışınlanın. 

























9 Kasım 2012 Cuma

I'll never forget you



Selamlar. Haftayı bitirirken elimde kahvemle acaba ne yazsam diye düşünüyorken, arka fonda çalan şarkı değişti ve playlist önüme Birdy'i çıkardı. Sizin için nasıl geçti bilmiyorum, ama bu hafta benim üzerime basıp geçti resmen, çok yorgunum. Demir gibi bir Paris akşamında, sıcak evimde elimde kitabımla haftasonunu beklerken, bunu da sizinle paylaşmak istedim. Ninni gibi, melankolik, manidar bir şarkı. Umarım siz de seversiniz, ve güzel bir iki gün geçirirsiniz. Ben kitabıma dönüyorum, hepinizi tek tek öpüyorum. Bonne nuit! :*

4 Kasım 2012 Pazar

Joyeux Anniversaire.


Tekrar merhaba!
11 derece ile iç soğutan bir Paris haftasonundan bildiriyorum. Her ne kadar soğuk ve kasvetli olursa olsun, bazen şehrin güzel anları, gülümseten detayları olabiliyor, mesela bugünkü hava. Rüzgarlı da olsa açık bir göğün altında 1 saat kadar koştum, beni nasıl açtı anlatamam. İhya oldum! Tavsiye ederim. 
Sizin de bildiğiniz üzere -çünkü twitter'dan sürekli ilan ettim- Kasım benim doğumgünü ayım. 16 Kasım'da doğdum, sıkı da bir akrep burcuyum. Eh en sevdiğim ay kapıya gelip dayandığına göre, bunu kutlamalıydım değil mi? Kendime en güzel hediyeyi bulmak çok da zor olmadı:)


Geçtiğimiz hafta kuzenim buradaydı, beni ziyarete gelmişti. Hazır gelmişken biraz alışveriş yapmaya karar verdik ve 9. Bölgedeki ünlü Galleries LaFayette'te aldık soluğu. Kenzo'ya da bayıldığım montlarına bakmak için şöyle bir uğramıştık ki, bu güzellikleri gördük! Kuzenim sarı siyah modelini hemen satın aldı, ben ise kasımı bekledim ve bu siyah-beyaz güzelliği dün koleksiyonuma ekledim. Vans,Superga ve Keds gibi sade, her kombin altına rahat kullanılan ayakkabıları seviyorum ve bu siyah-beyaz model bence bana bir hayli eşlik edecek. Henüz giymedim ama, onları bir gezintiye çıkarmak için sabırsızlanıyorum. 
Bu arada kendime aldığım diğer doğumgünü hediyemi görmek isterseniz, instagram hesabımı ziyaret etmeniz yeterli. Müzik dinlemeyi çok seven bir insan olarak, onunla ilintili bir hediye aldım, çok da memnunum. Instagram kullanıcı adım ibegum, yok ben kullanmıyorum derseniz twitter'dan da paylaşmış bulundum kendisini. 
Kenso'nun Vans ile olan işbirliğinin diğer meyvelerini görmek içinse, sizi buraya ışınlayalım. Umarım ayakkabıları beğenmişsinizdir, ben kendilerine bakmaya doyamadım. Umarım göründükleri kadar rahatlardır da! Hepinize iyi pazarlar, sevgiler. :)


3 Kasım 2012 Cumartesi

Merhaba.


Vay. Uzun zaman oldu. 
İtiraf etmeliyim ki, tekrar yazmak istediğimden pek emin değildim. Çoğu zaman çeşitli blogları gezerek, fotoğraflar çekerek ilham almaya çalıştım, ama artık her şey o kadar tipik ki. İçimden gelmedi. Bunların hepsi ben Türkiye'deyken oldu pek tabii. 
Evet, sizinle konuşmayalı çok şey değişti. Bir kere hikayeme artık Fransa'da, Paris'te devam ediyorum.
Tamamladığım İktisat eğitiminin arkasından "ya şimdi ne yapacağım?" diye düşündüğüm bir 6 ay beni buralara sürükledi. Radikal bir karar aldım, sevdiğim işi yapmaya karar verdim. Modayı, trendleri takip etmeyi, ilgi çekici fikirleri, vakit harcanarak tasarlanmış her parçayı, sanatı, bir tablonun karşısında 40 dakika durup düşünmeyi, o tablonun esintilerini bir elbisenin eteklerinde görmeyi seviyorum. Kalktım Paris'e geldim o yüzden. Lüks ve Marka Yönetimi Master'ı yapıyorum. Sevdiğim herkesi İstanbul'da bırakmak zor oldu, fakat burada da mutluyum. Kendimle başbaşa, istediklerimi yapmak için hayatımda ilk kez bu kadar boş vaktim olduğunun farkına varıyorum hayretle, her gün. 
Ve tekrar yazmaya başladığımın haberini vermekten de mutluluk duyuyorum tabii. Şehrin kendisi bir ilham kaynağı olduğu, benimle sürekli fısır fısır konuştuğu için artık burada da mızıkçılık yaparsam çok ayıp olur diye düşündüm. Sevdiğim şeyleri, okulda öğrendiklerimi, dinlediklerimi, gördüklerimi paylaşmaya devam. Biliyorum çok tembellik ettim, ama yine de beni okur musunuz ki? Görelim. 
Şimdilik bu kadar. Eiffel'i de ben çektim. Güneş gözümü aldığından pek odaklanamadım diye hayıflanmıştım ama, bence gayet de kuyruğu dik bir fotoğraf olmuş. Ne dersiniz?
Sevgiler.

PS: Blog başlığım değişti, tadından yenmez oldu. Onun için de Mustafa Soydan'a teşekkürlerimi ileteyim. Türkiye'nin gördüğü en iyi sanatçılardan, beni kırmayıp vaktini ayırdı, bu güzelliği blogumun tepesine kondurmam onun sayesindedir. Sitede akıllara zarar işleri var, mutlaka inceleyin bence.

2 Mart 2012 Cuma

5 Soru Birden!

Selamlar! Blogger Challange'dan vazgeçtiğimi düşünmüş olabilirsiniz ama,sadece yöntem değiştirdim. Her gün soru cevaplamak yerine soruları hep birlikte cevaplamak istedim:) Bugün sizler için 5 soru daha cevaplayıp challange'a tam gaz devam ediyorum:)
Ah bu arada,hoşgeldin mart! Bu ay için bu kıza şans dileyin lütfen,gelecek olan bahar güzel haberler getirsin diye:)

Soru 5: Bana ilham veren insanlar / People who inspire me
Bu konuda çok uzun süredir aklımda olan insanlar var. Hepsini yazsam diğer sorulara vakit kalmayabilir fakat çok uzun süredir bana ilham veren,örnek aldığım insanlar mevcut. İsterseniz başlayalım:)

Martha Graham. Modern dansın öncüsü olarak kabul ediliyor kendisi. 97 yaşında hayata veda edene kadar sayısız dansçı ile sayısız projeler üretmiş inanılmaz bir kadın. Öyle ki Google da onun doğumgününü unutmadı ve 117. yaş günü şerefine muhteşem bir doodle tasarlayarak onu onurlandırdı. Martha Graham'da sevdiğim şey vücudunu kendini anlatmak için bir araç olarak kullanması. "Vücut,sözcüklerin söyleyemediklerini söyler." demiş kendisi de. Onu izlediğiniz zaman anlayacaksınız,gerçekten o dehayla danseden bir insanın konuşmaya çok da ihtiyacı yok. İlk dövmem de yine kendisine ait,hayatımın mottosu olan cümlesi olacak,en azından öyle umut ediyorum. Canım biraz tatlıdır da:)

Martha Graham. She's accepted as the founder of Modern Dance. An amazing woman who collaborated with various dancers and prepared various amazing coreographies by the time she died at the age of 97. Even Google didn't forger her 117th birhtday and they prepared a special doodle for her honor. What i like about Martha Graham is,she uses her body for expressing herself. Like she said, "Body tells what words cannot." If you watch her,you'll understand. With that intelligence,she seriously doesn't need to speak a lot. My first tattoo will be one of her quotes,at least i hope so:) I'm kinda afraid of having one:)

Kraliçe Victoria. Emily Blunt'ın başrol oynadığı filmden sonra daha çok hayran oldum kendisine.  Erkek egemen bir dünyada inanılmaz donanımlı olmasına rağmen kendini ezdirmemek zor bir iştir. Kadınların sosyal hayatta yer alması ilkesini destekleyen,tam anlamıyla dominant bir siyasi kişilik. Günümüz kadınına her anlamda ilham vermeli bence. /  Queen Victoria. She became more inspirational to me after i watched the movie of her - remember,Emily Blunt was playing her -. It was hard to survive in a world surrounded by men,even if you're a woman who's that kind of wise and intelligent. But she made it,with her;United Kingdom lived a glorious,bright era. She supported women to take place in social life,a true dominant role model. I think every woman should find her inspirational.

Emily Schuman. Cupcakesandcashmere adında harika bir blogu 
olan,ve benim her gün takip ettiğim muhteşem postlar hazırlayan,
orjinal fikirlere sahip bir kadın. Yayınladığı yemek tariflerine,evine,
kıyafetlerine - özellikle kıyafet dolabına:) - hayranım. / Emily Schuman,
writer and owner of cupcakesandcashmere,the blog that i visit every
day. I admire her,her recipes,her home,her clothes -especially closet:)-
and her original,bright ideas.

Evet soru bana ilham veren kişileri sormuş olabilir ama,bu da bana ilham veren bir albüm işte:) The Corrs'u  yabancı müzik dinlemeye başladığım ilk yıllardan beri çok severim. MTV için verdikleri bu akustik konseri albüm halinde yayınlayınca hemen satın aldım tabii. Çok eski bir albüm ama hala severek dinlerim. Favorim ise "Dreams." / Yes,i know. The question was about people who inspire me,but that's the album:) The corrs is like one of my all time favorite bands,i love listening to them since the time that i started to listen foreign music. Their unplugged album is a concert they gave for MTV,and my favorite song is "Dreams."
 Soru 6: Dövme Hakkındaki Düşüncelerim.. / My thoughts about having a tattoo..


Dövme fikrini çok seven ve mutlaka isteyen biri olarak,canımın yanmasından biraz fazla korkuyorum diyebilirim:) Ama ilk dövmem aklımda,ne yaptıracağımı ve nereme yaptıracağımı tam olarak biliyorum. Yani bir gün cesaretimi yeterince toplayabilirsem,Martha Graham'in benim hayatıma etki etmiş çok güzel bir sözünü üzerimde taşıyacağım. Tabii ki size söylemeyeceğim çünkü onu dövme olarak sadece ben yaptırmalıyım,evet yeterince kıskancım:) / As a girl who's in love with the idea of having a tattoo,i'm kinda afraid of getting hurt so much:) But i planned my first one,i know exactly what and where it's gonna be.So if i get my strength up,i'll have the best quote ever,one centence belongs to Martha Graham. Of course i'm not gonna tell you what it is,because only i must have it:) jealous enough,huh? :)

Soru 7 : Shuffle'ı aç ve çıkan ilk 5 şarkıyı yaz / Open shuffle and write first 5 songs:

Genelde iPod'umda kontrol bendedir,yani shuffle'ı pek kullanmıyorum. Ama siz okurlarım için değer tabii:) İşte benim iPod'umda çalan ilk 5 şarkı:

I Wish I Was a Punkrocker - Sandi Thom : Bu şarkıya bayılıyorum. Çünkü altyapısı basit,şarkının sonuna doğru vurmalılar geliyor ve karnaval havasında devam ediyor. Sözleri de çok eğlenceli ayrıca:) / Oh i love this song. Because it has a simple backround,and and you feel like you're in a carnaval.Let's dont't forget the lyrics,so funny:)

L'excessive - Carla Bruni : Carla'nın en sevdiğim şarkısı değil,ama yine de güzel. Fransızca'yı öğrendikten sonra bu dilde söylenen her ballad benim için özel:) Carla'nın en sevdiğim şarkısı ise Chanson Triste. Aklınızda bulunsun:) / Not my favorite Carla Bruni song,but every ballad in French became special to me when i learned the language:) Oh btw,my favorite Carla Bruni song is Chanson Triste. Keep it in your mind:)

Santiago - Loreena Mc Kennitt : Bu şarkı bende Orta Dünya'daymışım hissini uyandırıyor. Oldum olası Yüzüklerin Efendisi hayranıyımdır,bu şarkı çaldığında sanki kitabın içindeymişim gibi geliyor:) Konser performansını dinleyin ilk defa dinleyecekseniz. Muh-te-şem. / This song makes me feel like i'm in Middle Earth in LOTR. I'm a huge fan of the serie and when this song is on,i visit the book again and again:) Here comes a tip: listen the concert version of the song. It's much more better.

Know How - Kings of Convenience : Hüzün bastı şimdi de. Shuffle hakikaten farklı telden çaldı bugün:) Nisan'da olacak konserlerini kaçırmanın hüznü de olabilir bu,biletler tükendi çünkü:( / Oh no,this is sad. Shuffle is umm,interesting today:) I lost their concert in April,the tickets were all sold out. Maybe that's the reason of my uninvited sad mode:( 

The Hardest Part - Coldplay : İşte bunu beklemiyordum! Yeni albümlerine epey sardığım için Coldplay'in daha eski şarkılarını özlemişim. Klibindeki yaşlı bayanı hatırladım şimdi:) / Wow, i wasn't expecting this! I'm listening Coldplay's last album in these days,and realized that i missed the old ones. Did you remember the old lady in the video of this song? :)

Soru 7 : Favori Rengim ve o Renkteki Eşyalarım / My favorite colour and my clothes in that colour

Favori rengim değil de,renklerim var benim:) Çok beyaz tenli olduğumdan iyi durduğunu düşündüğüm 3 renk,Siyah,Kırmızı ve Lacivert. Koyu kırmızı tonlarını daha çok severim,bu üç rengi de iyi taşırım. Sadece kırmızı toms'larımı gösterebiliyorum şu aşamada size,malesef şu an makinem yanımda değil çünkü :/  


I can't say what colour is my favorite,because i have three favorites:) Black,Navy and Red. I like dark tones of red more,but i believe that i carry all of these colours very well. I can only put my red toms's on the blog because i don't have my camera right now,sorry :/

Soru 8 : Favorim hangisi,etek mi,jean mi yoksa tayt mı? / What's you favorite;skirts,jeans,of leggings?



Tabii ki jean! Tamam etek çok daha fazla kombine imkan veriyor olabilir ama ben rahatlıktan yanayım,normal hayatta da pek yerimde durmam. Etekle de oturup kalkmak zor şimdi:) O yüzden haftasonu kombinlerimi jean etrafında oluşturup öyle çıkarım,casual her zaman en güzeldir bence:) / 


Jeans,of course! Yes,skirts are more useful in daily combinations but i'm a huge fan of casuality and i move a lot in my daily life. And hell yeah it's hard to move in skirts:) That's why i always prefer jeans in my weekend combinations because for me,casuality is the best trend in fashion:)

Ne post yazdım ama! 5 soru birden,bu akşam yazabilirsem diğer soruları da cevaplayacağım sizin için. Görüşmek üzere! / Wow,that was a post! 5 questions at the same time. I'll try answering the other 5 for you guys,see you later!


23 Şubat 2012 Perşembe

Soru 4: En sevdiğim mağazalar

Nasıl istikrarlıyım,kendime hayran kalıyorum. Challange sorularına devam! Bu sefer en sevdiğim mağazaları irdeleyecekmişiz,pekala. Alışverişi sadece giyimle sınırlandırmadığım için her yere uğruyorum ve bu yüzden sevdiğim mağazalar sorusuna hayli çeşitlendirilmiş bir cevap verecek gibiyim:)
I admire my loyalty to this Blogger Challange so much! Keeping on writing the answers! This time,i'm gonna list my favorite stores i usually visit during my shopping sessions. Well, i usually drop in like every store that i love,that's why my list is gonna be a little different:)

1) Topshop: Moda bilincini oturtmaya başladığım yıllardan beri en çok sevdiğim. Her girdiğimde birşey alıp çıkmıyorum belki,ama ilham alacak birşeyleri mutlaka buluyorum. Kate Moss ile yaptığı işbirliği muazzamdı ve sonrasında Mary Katranzou ile işbirliği yapmak.. Dahice. / It's the one that i love most,since the day that my perspective on fashion had become more steady. I don't buy somethings like everytime i visit,but i always find something to get inspired. Their collaboration with Kate Moss was awesome and now,the collection from Mary Katranzou.. Brilliant.

2) Zara: Elbiseleri,Kazakları,Ceketleri son birkaç senedir harika kombinlere malzeme oluyor. Zara'nın sevdiğim yanı şu,herkes aynı parçayı alsa bile herkesin üzerinde aynı durmuyor. Giyenin marifetini de esgeçmemek lazım ama bana sanki kalıpları buna yönelikmiş gibi geliyor. Aksesuarları - o çantalar!- ve ayakkabılarına,hele son dönemlerde iyice geliştirdikleri parfüm koleksiyonlarına ise hiç girmeyelim,zira gece yarısı mağaza açtırılmıyor:) / 
Their dresses,jumpers,jackets are being parts of amazing combinations. The thing that i like most about Zara is,even everyone buys the same item,it doesn't seem like everyone wears the same thing. I mean,the same cloth always looks different on people. I''m not gonna mention about their accesories - those bags,d'ouch! - shoes,or their fragrance line,because it's impossible for me to go shopping in the middle of the night:)

3) Clinique: İtiraf ediyorum: Ben bir kozmetik bağımlısıyım. Ne kadar çok rimel,allık,göz kalemi alırsam alayım,Clinique'e geldiğimde hepsini yenileme ihtiyacı duyuyorum! Beyoğlu'ndaki mağazası o kadar ferah,çalışanları o kadar nazik ki... Dayanılır gibi değil:) / Here comes another fact about me: I'm a make up addict. When i come to Clinique,i seriously need to have everything i need/don't need. Their store in Beyoğlu is extremely cosy,and their skin consultants are so polite.

4) Yargıcı: Aksesuarları ve ayakkabıları ve müthiş kıyafetleri.. Renk paleti her zaman pastel,tasarımları da her zaman sade. Çabasız şıklık istediğimde en çok yargıcı'dan alınan parçaları kombinleyebilirmişim gibi geliyor. İndirim dönemlerinde ise ayrı güzel oluyor:) Favorim Vali Konağı Şubesi.  / I love their like,everything. Their palette is full with pastel colors,and their clothing line is so smooth and casual. Wanna look classy without spending so much effort? Visit one of their stores,my favorite is located in Vali Konagi,Nisantasi.

5) Mudo Collection / Mudo Home: Herşeyin bir arada olmasını,FTS 64'ü seviyorum. Kendi evim bahçeli olursa Mudo Home'dan koskocaman hasır koltuklardan alıp içine kitabımla birlikte konuşlanacağım,ciddi düşünüyorum. / I love to know that i can find anything i need in Mudo Stores,and i love FTS 64 too. If i have a house with a garden,i'll buy one of their biggest bamboo couches and spend time on it with my favorite books. I'm serious.

6) GAP: Kapşonlu sweatshirt ve bu sezon aldığım kocaman kulaklıklarım. Evet,söyleyeceklerim bu kadar:) / Hooded sweatshirts and the earmuffs that i bought in this season. That's all i'm gonna say:)

Sanırım ilk 6 yeterli. Geri kalanları ise, Twist,Mango,Mavi,Remzi Kitabevi,D&R,Douglas ve Inglot diye uzaaar gider. Hepsini anlatmaya takatim kalmadı:) Ama favorilerim bunlar. Sizinkileri de çok merak ediyorum,belki yeni yerler keşfederiz karşılıklı:) Yeni soruda görüşmek üzere,sevgiler!
I guess the first 6 is enough. The rest of them are Twist,Mango,Mavi,Remzi Bookstore,D&R,Douglas and Inglot and this list goes on and on and on... But my favorites are these. And i'm curious about your choices,maybe we can help each other to explore new places:) See you in next question,loves!

21 Şubat 2012 Salı

Soru 3: Sezonun 5 favori parçası

Bugün iki post yazacağımı bildirmiştim sizlere,istikrarlı bir şekilde soruları cevaplamaya devam:) Bu sezonun 5 favori parçası sorulmuş bu sefer,yani açıkçası ben kendimi 5 ile kısıtlamazdım ama motto bu olduğundan sığdırmaya çalışacağız artık:) Başlayalım bakalım!
I've told you that i'm gonna write two posts and keep on being loyal to my challange. Let's jump into question three,5 of my favorite pieces from this season. Honestly,i wouldn't draw a line to myself when the subject is about fashion but i'm gonna do exactly what the challange says,so let's narrow my options down:) Here we go!

Mary Katranzou'nun TopShop için tasarladığı bu elbise  beni gerçekten baskılı şeylere sempati beslemeye itiyor. Sanki bahar mevsimini üzerinizde taşıyormuş gibi,etekteki tavuskuşuna mı yoksa üst kısımdaki floral baskılara mı hayran kalsam şaşırdım,tam yazlık,benlik,herkeslik bir parça bu:) / This Mary Katranzou for TopShop dress forces me to have sympathy to anything printed. It feels like you're carrying the spring on you,i'm not sure which part of the dress should i admire most,the peacock on the skirt or floral prints on the top? So good for summer,so good for me,for you,for everyone:)

Yine baskılar:) Üzgünüm,ama sadece baharın gelmesini ve havaların ısınmasını istiyorum,bu desenler beni daha sıcak günlere götürüyor. Bu Diane Von Furstenberg pantolonlar ise sadece beyaz bir üstle kombinlense bile ışıldamanıza yeter. Ben en soldakini ve en sağdakini beğendim,muadillerine açığım:) / Printed. Again:) I'm sorry,i just want spring to come immediately and i want to feel the warm winds on my face again. These prints takes me to those warm,sunny and cosy days where i can lie on grass and have some good books to read all day long.. These Diane Von Furstenberg pants are perfect with a simple white top and makes you shine more than the sun. I liked the mint and the blue one most.

Bu senenin "it bag" olayı budur. Bilen bilir,çantalara herhangi bir aksesuara olduğundan kat kat fazla sempatim var. Bu Givenchy Antigona da benim çanta hevesimi körüklüyor,muhteşem siyah çanta hayallerimin gerçeğe dönüşmüş hali resmen,onun için kişisel gelişim kitapları devirip secret falan yapabilirim,o derece. Alabilen olursa mutlaka alsın,özellikle siyahı muhteşem duruyor. / Fellas,you're looking at this year's "it bag". You know,i have sympaty on the bags,more than any other accesories that i have. This Givenchy Antigona is like a dream-come-true thingie. It's the perfect black bag,i can make secrets for it,i can write it's name on papers like thousand times and pull it to myself with positive thinking.If you can afford,buy one. The black one is amazing.

Biraz ışıltı? Evet her blogda gördünüz,evet üzerine çok ayakkabı geldi ama bunlar gibisi gelir mi bilmem. Ayaklarınıza disko topu giymiş gibi parlamak için birebir! Topuğun kavisine ise bayılıyorum:) / A little bit of glitter? Yes you've seen these lovely miu miu's in like,every blog,yes there are a lot of shoes designed after these but none of them are as glittery,as lovely as this pair. It's like wearing disco balls to your feet,and i love the different angle on the heels.

Yaz ayakkabısı! Ucundaki gümüş detay sanki metalmiş izlenimini veriyor ve bence çok zarif. TopShop'dan ve hem günlük kombinler,hem de gece için hoş bir alternatif. Kendisiyle ciddi düşünüyorum,bilinsin:) / Summer shoes! Silver detail on the tip looks like metal and looks very elegant. A cute alternative for both of your daily and evening combinations. These beauties are from topshop. 

İkinci Gün! Sezonun Favori Trendi

Oscar De La Renta 
Selamlar! Soruları cevaplamaya devam. Bugün iki soruya birden cevap vereceğim çünkü dün bunu yazarken yorgunluğuma yenik düşüp koltuk üzerinde uyuyakaldım. Bu sıralar çok yoğun olduğumdan bunu hep yapıyorum,yatağımın yerini unuttum desem yeridir:( 
Sezonun en sevdiğim trend'i ise,pastel renklerin hakimiyeti,okul önlüklerinin günlük hayata uyarlanışı ve kesinlikle midi boy etekler. Modanın çok sevilmeyen unsurlarının gün geçtikçe podyuma taşınmasına bayılıyorum,ve midi boy etekler tam kastettiğim gibi,sevenin çok sevdiği,sevmeyenin de hiç tercih etmediği,ara rengi olmayan parçalardan. Gri yok,ya seveceksiniz ya sevmeyeceksiniz:) 
Pastel renklerin hakimiyeti ise benim için bebek mavisi adına sevinme zamanının gelmesi demek. Bir süreliğine bile olsa hak ettiği değeri görmesi çok güzel:) Bebek yakalarından henüz bir tane dahi edinemedim,muhtemelen ben kullanmaya başladığımda modası geçti diyecekler ama,çok umursamıyorum açıkçası:)
Bu  soruyu da böyle cevapladığımıza göre,ilerleyen saatlerde üçüncü soruda görüşürüz çocuklar! Sevgiler:)

Oscar De La Renta

Buna Asos'ta rastladım,ne dersiniz? Almalı mı? / I found this on Asos.com,what do you think? Should i buy?

Dries Van Noten = LOVE.


Kate Bosworth Burberry Defilesinde,Burberry Midi Boy Etek ve Baykuş desenli kazakla. / Kate Bosworth in Burberry Fashion show,with a midi skirt-owl jumper combination, all Burberry.


Oscar De La Renta
Hey everyone! Keeping on answering the questions. Today i'm gonna post 2 of the questions both because yesterday i fell asleep in my couch while i was writing the post for the second question:) I'm doing this a lot lately,i'm extremely busy in the office in these days. I'm about to forget where my lovely,warm bed is :( 

Asos Leather Midi Skirt

Ok here we go,let's jump in to the second question. Favorite trend from this season. Well, let's say pastel colors - especially baby blue- ,collars - so old school,love them! - and midi sized skirts. I love fashion,because sometimes a piece that is not center of the industry can be so trendy,and midi skirts are that piece that i'm talking about. It has no middle point,there're lovers,and haters of it. You love them,you seriously LOVE them and add it to your wardrobe,but if you don't like them,you hate them and never prefer in your daily combinations. There's no grey,only black or white:)
That's was all,i guess,see you guys in question 3! xo:)

19 Şubat 2012 Pazar

Bee is back and she accepted the "Challange!"

Selamlar!
Nasıl uzun bir ara verdim,değil mi? Ekim ayından bu yana. Üzgünüm,gerçekten. Ama o kadar gerekli-gereksiz şey girdi,o kadar fazla birikti ki yazamadım. Hasta oldum, - zatürre,hastane evresine vardı- iş değiştirdim,master planlarımı uygulamaya koydum. Ve size yazmayı,içimi dökmeyi İNANILMAZ özledim. Kendime ve size söz veriyorum,çok ciddi bir durum olmadıkça asla arayı bu kadar açmayacağım bir daha. Güncel postlar ve farklı konularla kendimizi doldurmaya,hayattan zevk almaya,detayların güzelliklerinde kaybolmaya devam:)
Bir haftadır yeniden yazmaya nasıl başlasam diye düşündüm. Günlük blog turlarımdan birinde,en sevdiğim blogger'lardan biri olan lacivertojelikız 'ın blogunda bir Blogger Challange aktivitesine rast geldim. Şöyle ki,bire ay boyunca her gün yukarda gördüğünüz sorulara blog üzerinden cevap vereceğim. Rekabeti ve meydan okumaları sevdiğimden de "Challange accepted!" dedim ve ilk soruyu bugün cevaplıyorum:)





En sevdiğin tasarımcı kim? Buna cevap aramak güzel olurdu,ama benim en sevdiğim tasarımcı her zaman Alexander McQueen olarak kalacak. Moda camiasında bir "dahi" sıfatı varsa eğer,bu kesinlikle McQueen'e yakıştırılması gereken bir ünvan olmalı. Kurukafa desenini tekrar hayatımıza -lüks tüketim ensütrisine de- sokması,parmakların geçirilebildiği portföyleri,muhteşem defileleri ve en önemlisi her zaman diğerlerinden ayrılan perspektifi ile benim kalbimi çalmış bir modacı kendisi. Ölümünden sonra markanın başına geçen Sarah Burton da gerçekten iyi -sonuçta kraliyet ailesine gelinlik tasarladı,hakkı verilmeli- ve markanın mirasını gerçekten güzel taşıyor. Ama keşke McQueen'in hayattayken tasarladığı birkaç kilit parçadan bende de olsaydı der dururum hala,portföyleri veya sanat eseri kıvamındaki ayakkabılarından biri olabilirdi mesela..

Mary Katranzou
Alexander McQueen
McQueen'den başka kimse yok mu peki? Tabii ki var,defilelerine ve 2.55'ine her zaman bayıldığım Chanel'in lokomotifi Karl Lagerfeld,Givenchy Haute Couture'ü bir efsaneye dönüştüren Ricardo Tisci ve TopShop'a hazırladığı koleksiyonla,ve müzeye alınıp konulası etekleri,elbiseleriyle Mary Catranzou,bu aralar işlerini en keyifle takip ettiğim isimler.Son Louis Vuitton defilesiyle bizleri Lunapark günlerimize götüren Marc Jacobs'u da bu sezon ayrı bir seviyorum.
Sanırım ilk günün sorusunu cevaplayıp 30 günlük bu keyifli maratona başlangıç yapmış oldum. Sizin en sevdiğiniz tasarımcı/tasarımcılar kimler? Yorum olarak ekleyebilirsiniz:)
Son olarak,iyi ki varsınız. İnanın o kadar zor zamanlardan geçiyorum ki,blogum ve sizler beni rahatlatıyor,yalnız olmadığımı hissettiriyorsunuz. İyi ki varsınız,şükürler olsun ki sizlere yazıyor,sizlerle paylaşıyorum.
Yarın 2. sorunun cevabında görüşmek üzere. Sevgiler! :)


Alexander McQueen
Hey guys!
Wow,that was a long,veeery long break,right? Since October! I'm so sorry,i really am. There were a lot of necessary/unnecessary thingies going on in my life. I was sick -pneumonia,and i was about to check in a hospital- I changed my job and finally,started to spend some time on my Master plans. And i miss writing to you guys SO MUCH. I promise to you and myself,i'm never gonna take this kind of long breaks. I'll be here with my daily posts,i'll keep on enjoying life - with you of course:) - and i'm gonna keep loosing myself in the beauty of details.

Givenchy 

I've been thinking about "coming back" post for a week. The inspiration came when i was checking the other blogs that i'm following so far. I saw this "Blogger Challenge" in one of my favorite blogger's site, lacivertojelikız and i decided to adapt this to my blog. You see,there are 30 questions and day by day,i'm gonna answer the questions. I love challanges and competitions,let's say,bring the questions in!
So here we go, My Number One Designer.  My answer is,Alexander McQueen. If we should call someone "Genius" in fashion industry,that would be him. Definitely. He brought the skull image back,he designed beloved clutches with skull rings on them,he organized marvelous fashion shows with various concepts and his perspective on fashion was always more different than the others. After his death,Sarah Burton carried the brand and McQueen's legacy very well. I mean come on,she designed a wedding dress for the Royal Family. But i wish i could have some pieces that McQueen designed,maybe one of that "piece of art" shoes or that beloved clutches...

Chanel

Oh,you're asking about the other designers? Well,let's say Karl Lagerfeld with his wonderful fashion shows for Chanel,Marc Jacobs for the last collection of Louis Vuitton and Mary Katranzou,with her collaboration with TopShop.And Ricardo Tisci of course,the guy who brought the haute couture soul back to Givenchy.
That's all i guess,and i finished my first day of the Blogger Challange. What about your favorite designers? Add them as comments,i wanna know your choices:) 



Kate Moss in Louis Vuitton!
 
Before finishing my last post,i want you guys to know that i missed writing to you so much. I'm trying to get over some hard times,and with you i feel like i'm gonna get all these hard times very well. I'm not alone,with you. I'm thankful for all of you. See you in my next post guys,xo!