28 Mart 2013 Perşembe

Yavru vatan Paris


Selam!
Baya uzun zaman oldu, özledim buraları. Umarım iyisiniz? Ben iyiyim, daha iyi olduğum zamanlar olduysa da daha kötüler de oldu, o yüzden optimist olmak en iyisi. 
Yorucu ama çok güzel, baya da başarılı geçen bir 6 aylık teorik eğitim sonrası hafiften laçka olmuş bünyem şimdi de tezi nasıl bitireceğim telaşı ile çalkalansa da, çok sevdiğim bir alanda master yaptığım için aşırı keyifli bir süreç olacak gibi geliyor bana. Sadece henüz çalışmaya başlamadım, o kadar :) Tipik türk. Son gün inanılmaz bir performans bekliyorum kendimden. 
Blogum ile ilgilenmeyi uzun süredir istiyordum bu arada. Ancak hem kendisine ayıracak yeterli kaliteli zamanım, hem de hevesim yoktu açıkçası. Birbirine benzeyen işler, etrafımı deli gibi saran moda blogları vs, şevkimi kaçırdı. Ben de blogosfer'imi daralttım biraz, bana ilham veren birkaç site dışında diğerlerini kendi hallerine bıraktım. Bana da yaramıyordu çünkü :) Ve sevgili bilgisayarıma bir çizim uygulaması indirip biraz blogumun tasarımı ile oynadım. Yeniden siteye dönmek hoşuma gittiğinden de, biraz daha sık haşır neşir olmaya kararlıyım artık :)

Şimdi, Paris. Bilenler bilir, Ekim ayından beri buradayım, ama size hiç post hazırlayamadım. Bu ay yurda temelli dönüş yapıyorum, ama elimde olan bütün birikmişlikleri, yaşadığım güzel deneyimleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Başlangıç olarak birkaç kolaj bile yaptım fotoğraflardan, devamı gelecek. Azcık rehber gibi olacak ama olsun, belki ilerde sizlere de referans olur :) Sevgiler! 

 İlk Kare: Paris'in bütün turistik noktalarını tek fotoğrafta topladım sizler için. L'arc De Triomphe'a çıkabilmek için 400 küsür merdiven çıktım, Eiffel'in tepesinde küçük çaplı bir panik atak geçirdim, Sacre Coeur'de ise yanlışlıkla ayinin ortasında kalıp dua bitene kadar dini vecibelerimi yerine getirmek durumunda kaldım :) Louvre'u ise hala tam anlamıyla gezebilmiş değilim, içindeki bütün eserleri gezip bitirmenin 1 ayı bulduğunu söylüyorlar.

İkinci kare: Orada burada denk geldiğim çok güzel renkleri toparladım sizler için. Jardin des Tuilleres ve Jardin du Luxemburg, Paris içindekilerin severek vakit geçirdiği iki devasa park. Eiffel manzarası Tuilleres'ten, yanyana dizilmiş evler Pompidou'dan, Dali sergisine gittiğimde çekmiştim. Nehir üzerindeki küçük gemimsi şeyin adı Adelaide, içinde tiyatro oynanan bir gemicik kendisi. Evime çok yakın olan Canal de L'ourcq'a demirli her zaman. 

Üçüncü kare: Instagram fotoğraflarım! Belki hesabımı merak edersiniz diye, fena bir perspektifim yoktur heheh:) Takip etmek için: ibegum 

Şimdilik bu kadar. Tekrar buralarda olmayı çok özlemişim! Daha sık görüşeceğiz:) İyi geceler! 

2 yorum:

  1. Mmm, benim de oralara gitmem şart oldu şu karelerden sonra :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) beğendiğine çok sevindim, mutlaka gidip görmeni öneririm. bahar en güzel zamanı!

      Sil

atış serbest!