31 Ağustos 2010 Salı
22 Ağustos 2010 Pazar
jet tatilim!
bu yaz da geçen yaz olduğu gibi izin alamadım ve doğal olarak uzun boylu bir tatil şansımı kaybettim dostlarım.fakat annemlerin kaldığı tatil beldesine yaptığım kısa bir yolculuk ve akabinde gelen 3 günlük tatilim bana ilaç gibi geldi.how i met your mother dizisini izleyenler bilir,bir bölümde ted kızarkadaşı stella'ya 10 dakikalık muhteşem bir mini-randevu ayarlamıştı.benim de yaz mevsimiyle aramdaki mini-randevu bu 3 günlük kaçış oldu,dinlendim yüzdüm ve koca sene bembeyaz kalan cildimin rengi değişti.hatta yazın geldiğini müjdeleyen çillerim bile konuverdi burnuma,onları ne kadar özlediğimi unutmuşum :)
geri döndüğümde gerçekten yenilenmiş gibiydim,gerçi dönüş yolculuğum hiç gereksiz yere uzadı ve beni yordu ama o gazla o hafta iyi çalıştım.tam gün çalışmanın avantajlarından biri de akşam çöktüğünde çıkmak ve günün geri kalanına akşamı saran o hafif esintiyle devam etmek zaten,ben de o esintinin hakkını verdim.kuzenimle birlikte eve hiç girmedik (aynı evde kalmamıza rağmen sadece bir gün birlikte takılabildik) ve sinemaydı konserdi derken sosyal aktivitenin gözüne vurduk.
yazın bir diğer güzel yani ise,-yani en azından benim için- kitap bolluğu oluyor.kış boyunca topladığım bütün kitapları yaz mevsiminde ortaya döküp okuyorum ve resmen birsürü hayatı bir mevsimde yaşıyorum.aslında size de raflarda gördüğüm ve ilgimi çeken birkaç çoksatar'dan bahsetmek isterim.çok satan raflarının gediklisi kişisel gelişim kitaplarını geçersek -çünkü hiç ilgimi çekmezler,hem de hiç- birkaç tane ilgi çekici eser bulabildim.bunlardan biri ejderha dövmeli kız.henüz okumadım fakat 3 kitaplık bu seri hemen sinemaya uyarlanmaya başlanmış bile,o yüzden merak ediyorum.onun dışında sil baştan adında güzel bir kitap aldım,konusundan bahsetmeyeyim ama dili akıcı ve tam bir yaz kitabı.tavsiye ediyorum.yaza girerken can yayınları'nın büyük pazarlama başarısıyla adeta gözümüze sokulan oniki adlı romanı okumuştum,sıkılmadan devam ettim ve bitirdim.ve son olarak bir arkadaşımın elinde gördüğüm sorry isimli bir kitap var.alıp incelemedim ama büyük kitapçılarda çok sık rastladım,merak ediyorum.
ağustos ayında bir kayıt daha yayınlar mıyım bilemiyorum ama,yaz insanların iddia ettiği gibi ayak diremedi aksine epey hızlı geçti.bu kadarını beklemiyordum,açıkçası bu kadar güzel bir yaz geçireceğimi de tahmin etmiyordum.küçük yolculuklarla hem memleketime hem de tatile gitme imkanı buldum,İstanbul'da kalan çoğu arkadaşımla harika vakit geçirdim ve herkesin de öyle olduğunu umuyorum.hatta bu yazı anlatacak bir şarkı bile buldum, travis-new amsterdam. dinleyin,bakalım aynı fikirde miyiz.
9 Ağustos 2010 Pazartesi
tatil mi? tatil ne arar la bazarda?
Uzun bir aradan sonra herkese selamlar.en son 27 temmuzda blogla ilgilenmişim yuh bana diyerek bir iki satır karalamaya karar verdim.Ne yazık ki işten güçten ve küçük tatil girişimlerimden o kadar yoruldum ki,bunları anlatarak kimseyi sıkmak istemedim.Fakat bu haftasonu gerçekten güzel geçti,onun da verdiği cesaretle çok afedersiniz birşeye benzemeyen bu pazartesi günü blog güncelliyorum.
Her ay sonu ofisçe yaşadığımız travmalardan birini tekrar yaşadık ve ay başı itibariyle artık rahatız.Bitip tükenmeyen nemin üstümüze yapışması dışında bir terslik yok.Bir de birer hafta arayla tatile çıkan iş arkadaşları böyle belli etmeden gitseler,benim gibi iki senedir izin alamayan bir garibe iyilik yapmış olacaklar,ama olsun.
Bunun dışında temmuz ayı süpper bir güne daha ev sahipliği yaptı,çok sevgili müzisyen Bülent Ortaçgil 40. sanat yılını arkadaşları ve biz dinleyicileriyle hep birlikte kutladı.Muhteşem bir gece yaşadık ve favori şarkılarımızı mırıldanarak terkettik salonu.
Ağustos ayının en bomba gelişmesi ise bence Inception'du.Böyle bir film yok arkadaşlar,böyle bir yönetmen yok.Muhteşemin ötesindeydi,bence akademi ödüllerinde "En iyi Kurgu" dalında ödülü çoktan cebine koydu.O nasıl bir vizyondur,o nasıl bir bakış açısıdır.Nolan bu hayata nereden bakıyorsa ben de oradan bakmak istiyorum artık,adam zamanının ötesinde yaşıyor.
Sanırım genel durum analizi için bu kısa değerlendirme size yeter.Sonuç olarak hala tatil yok ve yapacak tek şey İstanbul'un ağustos ayındaki güzelliklerinden faydalanmak.Hepimize kolay gelsin o zaman.
Her ay sonu ofisçe yaşadığımız travmalardan birini tekrar yaşadık ve ay başı itibariyle artık rahatız.Bitip tükenmeyen nemin üstümüze yapışması dışında bir terslik yok.Bir de birer hafta arayla tatile çıkan iş arkadaşları böyle belli etmeden gitseler,benim gibi iki senedir izin alamayan bir garibe iyilik yapmış olacaklar,ama olsun.
Bunun dışında temmuz ayı süpper bir güne daha ev sahipliği yaptı,çok sevgili müzisyen Bülent Ortaçgil 40. sanat yılını arkadaşları ve biz dinleyicileriyle hep birlikte kutladı.Muhteşem bir gece yaşadık ve favori şarkılarımızı mırıldanarak terkettik salonu.
Ağustos ayının en bomba gelişmesi ise bence Inception'du.Böyle bir film yok arkadaşlar,böyle bir yönetmen yok.Muhteşemin ötesindeydi,bence akademi ödüllerinde "En iyi Kurgu" dalında ödülü çoktan cebine koydu.O nasıl bir vizyondur,o nasıl bir bakış açısıdır.Nolan bu hayata nereden bakıyorsa ben de oradan bakmak istiyorum artık,adam zamanının ötesinde yaşıyor.
Sanırım genel durum analizi için bu kısa değerlendirme size yeter.Sonuç olarak hala tatil yok ve yapacak tek şey İstanbul'un ağustos ayındaki güzelliklerinden faydalanmak.Hepimize kolay gelsin o zaman.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)