Selamlar herkese!
Blogu güncel tutacağımı söylemiştim :)
Bugün sizi çok sevdiğim, burada çok vakit geçirdiğim iki yere doğru ufak bir gezintiye çıkaracağım. Ben oldum olası pasajları çok sevmişimdir. Türkiye'de de çok fazla giderdim, ancak Atlas veya Terkos pasajı gibi tekstil ürünlerine yönelik olanlara değil de daha farklı içerik sahibi olanlara giderdim, favorim Nevizade içerisinde yer alan Aslıhan Pasajıdır mesela. Muhteşem sahafları barındırıyor içerisinde. Nişantaşı'ndaki Göksu Pasajı'nı da çok severim, çünkü her gittiğimde istediğim renk superga ve toms bulabileceğim küçük mağazam orada heheh :) Paris'e de ilk geldiğim zamanlarda öylesine dolanırken keşfettiğimiz iki yerdi Passage Verdeau ve Passage Jouffroy. İlk olarak Verdeau'ya giriyorsunuz, zaten yolu takip ettiğinizde sizi Jouffroy'a götürüyor. İstanbul'dakilerin aksine burada pasajların içi genelde sanat galerileri, irili ufaklı kafeler, restorantlar, antikacılar ve oyuncakçılarla dolu. Oyuncakçı dediysek de, minyatür bebek evleri ve aksesuarlarına gönül vermiş koleksiyonerlere hizmet eden, içeride fotoğraf çekmenin kesinlikle yasak olduğu özel mağazalar buralar. Jouffroy'un içinde minik bir otel ve müze bile mevcut :) Yani uzun lafın kısası burada pasajlar hala çok tutulan, yaşayan bir kültür. Fotoğraflardan anlayacaksınız zaten. Jouffroy'un içerisinde yer alan Le Valentin ise yine öylesine dolanırken keşfettiğim harika bir çay evi, tatlılarını ve dökme kurşundan demliklerle gelen değişik aromalı yeşil çaylarını çok özleyeceğim. Pasajlar 9. bölgede bulunuyor, sizi resmi web sitelerine de yönlendireceğim. Resmi siteleri var evet :) Fransızlar bu işi ciddiye alıyorlar.
Pasajın içinde müze var derken ciddiydim, voila! Ziyaret etmedim, ancak ziyaretçisi çok.
Sağdakini görüyor musunuz? Babamın bana anlatmayı en sevdiği masaldı kendisi, tahmin edin resimden hadi :)
Verdeau'nun içerisinde Asterix'in eski sayılarını satan bir sahafa rastladım, birçok yayını hayli uygun fiyata bulabiliyorsunuz buralarda.
Passage Jouffroy'un girişi. Verdeau'yu neden çekmedin diye sormayın, ben de bilemedim. Vas'y!
Bu vitrinde gördüğünüz bütün kitaplar indirimdeydi, 60 euro'dan 15'e falan düşmüşlerdi, mutlaka gidip tekrar bakacağım. İstanbul'a nasıl götürürüm bilemiyorum ama :)
Yolunuz düşerse, bu oyuncakçıya bir bakın derim. Tenten meraklıları için harika güzel aksesuarlar ve minyatür figürler mevcuttu. Kardeşim çok seviyor, onun için mutlaka gidip almak istiyorum.
Üstteki iki kare Le Valentin'den. Çok şirin küçük bir hmm, "Çayhane". Ben öyle demeyi seviyorum :) Thé Jardin Bleu tavsiyem olur, yediğimiz tatlının adı da pasajın adıydı, Jouffroy yani.
En sevdiğim kare ile bitirmek istedim yazıyı. Bu otele bayılıyorum, keşke bir iki gün konaklayabilsem. İsminden ötürü de, yerinden ötürü de. Pasajın içine otel yapmak, zekice!
Bitirmeden sizi pasajların ve Le Valentin'in sitelerine ışınlayalım pek tabii. Umarım gitme şansı bulduğunuzda ziyaret edersiniz! Sevgiler :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
atış serbest!