Merhabalar!
Sıcak bir temmuz gecesinden canlı bildiriyorum size.Bu blog işi,yoğun istek üzerine gelen bir durum aslnda.Malumunuz facebook,twitter vs. gibi modern çağın fenomenleri kişisel iletilerinizi belli bir karakter sayısıyla sınırlıyor,tabi-i caizse laflar boğazımıza tıkılıyor.Kısaltıyorum,kesiyorum bu sefer de anlam yoksunu bir paragraf oluyor.Bu saçmalıklara bir dur deyip blog oluşturmak benim medeni cesaretimi iyi sınadı aslında.ya beğenilmezse,ya okunmazsa yazdıklarım? aman dedim sonra,zaten ortaokuldaki hatıra defterlerine,lise yıllıklarına veya anket defterlerine yazdıklarını da doğru düzgün okumamıştı kimse.blog isminin arı kovanı olmasının nedeni ise tamamen bala ve bal rengine duyduğum derin sevgidendir,hayır saçımın bal rengi falan olmasından değil ov yooov dostum! (kendimi de övmeye hemen başlarım öyle de kalırsınız)
neyse.sıkıldıkça yazarım,gördüğüm,gezdiğim,yediğim içtiğim her şeyi beni artık kim takip ederse onlarla paylaşırım.yani bence pişman olmazsınız,ben it bacağı yutmuş gibi gezen bir tip olarak sizi de çanta gibi gezdirebilirim.benimle kalın,her sabah bir kaşık balı polenle yemeyi unutmayın.iyi geceler!